Türk Oftalmoloji Derneği, göz damarlarında meydana gelen tıkanıklığın koronavirüs belirtisi olabileceğini duyurdu.
Damar tıkanıklıkları dahil COVID-19’da çok çeşitli göz bulguları görülebilir
Türk Oftalmoloji Derneği, tüm dünyadaki koronavirüs olaylarından alınan bilgiler çerçevesinde hastalardaki COVID-19 ve göz sıhhati ortasındaki bağın yakından araştırıldığını ve takip edildiğini, göz damarlarında meydana gelen tıkanıklığın koronavirüs belirtisi olabileceğini duyurdu.
Türk Oftalmoloji Derneği hem dünyadaki hem de Türkiye’deki koronavirüs hastalarının karşılaştığı göz sıhhati şikayetlerini yakından takip ederek COVID-19 virüsünün göz sıhhati üzerindeki olumsuz tesirlerini tespit etmek üzere çalışmalarını sürdürüyor. Türk Oftalmoloji Derneği Oküler Enfeksiyon Ünitesi Lideri Dr. Ulviye Yiğit bugüne kadar koronavirüs hastaları ortasında göz hastalıklarını birinci dereceden ilgilendiren bir hadiseye rastlanmamasına karşın gözlerin unutulmaması gereken bir kıymete sahip olduğunu aktardı.
Gözün koronavirüs bağışıklığı
Dr. Ulviye Yiğit, göz dokuları yoluyla viral bulaş kesin kanıtlanamamış olmasına karşın, havadaki viral partiküllere ve el temasına direkt maruz kalan geniş yüzey alanı olmasının ehemmiyetine dikkat çekti. Dr. Yiğit, “Gözün ön yüzeyi virüs için bir giriş noktasıdır. Fakat göz zarı ve gözyaşı örneklerinin birçoklarında virüsün saptanamayışı gözün COVİD-19’a karşı bağışık olabileceğini düşündürüyor. Gözyaşının içerdiği savunma sistemleri, göz tutulumunun az görülme mümkünlüğünü güçlendiriyor. Bilimsel yayınlarda en sık görülen göz bulgusu olmasına karşın, hastalık birlikteliğinde tek yahut çift taraflı göz kızarıklığı ve kanlanma (viral konjonktivit) görülme oranının yüzde 1 ila 6 ortasında değişmesi bu türlü açıklanabiliyor. Korona olaylarındaki öteki bulgular ise sulanma yahut hafif çapaklanma, ışığa hassasiyet, ağrı, kuru göz olarak görülüyor.” dedi.
Gözde damar tıkanıklığı belirtisi
Dr. Ulviye Yiğit, dünyadaki COVID-19 ile kontaklı hadiseleri da yakından takip ettiklerini belirterek virüsün göz hastalıklarına olan tesirini de tespit etmeye çalıştıklarını kelamlarına ekledi. Dünyada yayınlanan bilimsel bilgiler incelendiğinde koronavirüs hastalarında, beğenilen küçük kanama ve yumuşak eksüda denen sıvı birikimi odakları, hudut katmanında birikintilerin oluşturduğu retinopati, başka akut damarsal olaylara eşlik edebilen damar tıkanıklıkları ve çoklu nöro-oftalmolojik belirtiler tanımlandığını söyleyen Yiğit şöyle devam etti:
Göz sıhhati için ekran parlaklığına dikkat
“Pandemi ile ilgili göz bulguları gerek dünyada gerek ülkemizde dikkatle değerlendirilmeye devam edilmektedir. Hasta sayıları ile orantılı olarak yeni hastalar görülmektedir. Her ne kadar kullanılan doz göz de toksik tesir yaratacak seviyede olmasa da, ülkemizde yakın vakte dek tedavide kullanılan hidroksiklorokinin tedavi protokolünden çıkarılması sevindiricidir. Pandeminin neden olduğu göz bulguları yanı sıra dolaylı tesirleri de telaşları artırmaktadır. Okulların kapatılması nedeniyle çocuklarda artan dijital ekrana bakış müddeti, yakın çalışma ve dış yer aktivitelerinin sınırlanması nedeniyle bilhassa miyopinin başlangıcı ve ilerlemesi mümkünlüğü tasa vericidir. Dijital ekrana bakış mühletinin artışı ayrıyeten göz kuruluğu şikayetlerinde de artışa neden olmuştur. Ekran karşısında geçirilecek vaktin azaltılması, makul aralıklarla molaların verilmesi ve kullanılan aygıtın ekran özelliklerine dikkat edilmesi hami tedbirler olarak önerilebilir.”
Gözlük kullananlar şanslı
Dr. Ulviye Yiğit ayrıyeten şu noktalara da dikkat çekti. Pandemi devrinde gözlük kullananların nispeten şanslı olduğu, gözlüklerin kollayıcı rolünün öngörülebileceğini söyleyen Yiğit, kontak lens kullanıcılarının ise el hijyeni sebebiyle her vakit uydukları kurallara daha da fazla itina göstermeleri gerektiğine vurgu yaptı. Yiğit şöyle konuştu:
“Alerji, kuru göz üzere şikayetler nedeniyle oluşan kaşıntılarda derhal tedaviye başlayarak el-göz temasını kesmek gerekir. Ayrıyeten kronik göz hastalığı için daima damla damlatmak mecburiliği olanlar da el hijyenine ihtimam göstermelidir. Unutulmaması gereken bir sorun da kronik hastalığı nedeniyle takipte kalması gereken göz hastalarının durumudur. Birçok ileri yaş kümesinde olan bu hastalarımız sokağa çıkma kısıtlamaları yahut hastalık bulaş telaşı ile hastalığın doğal seyri ile baş başa kalmayı tercih etmişlerdir.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
