soL TV’de yayınlanan “Kemal Okuyan’la Gündem” programında bu hafta TKP Genel Sekreteri AKP kongresinin akabinde değerlendirmelerde bulundu.
Okuyan, AKP kongresinde ortaya çıkan “lebaleb” imgelerle Erdoğan’ın kitlesine ‘Bizi salgın bile durduramaz’ bildirisi verdiğini söyledi. Erdoğan’ın konuşmasını çok kısa bir mühlet izlemeye tahammül edebildiğini söyleyen Okuyan, sıkıcı ve bomboş bir konuşma olarak nitelendirdiği konuşmayla ilgili şunları söyledi:
“Heyecansız, anlamsız bir kongre olduğu için o kadar uzun bir selamlama yapmış aşikâr ki. AKP’nin elinde bir hikaye kalmamış. ‘A Takımı’ deniyor, artık AKP’den ‘A Takımı’ çıkmaz. AKP’de yeni bir siyaset üretimi olamaz. Aşikâr aralıklarla siyasi partiler toplanır, tartışır lakin burada göstermelik de olsa bir tartışma yok. Herkes MYK’ya, kabineye odaklanıyor. Her gün konuşan biri gelip çıkıyor, ona bağırıp çağıran bir topluluk var ve buna kongre diyorlar. AKP’nin Türkiye’de rastgele bir kelamının olmadığı bir defa daha görülmüş oldu. Gericilik söylemlerinde artışa buradan da bakılmalı. AKP’nin verebileceği nitekim hiçbir şey yok, daha fazla gericilik dışında. Bugün ‘ekonomi’ diye yaptığı konuşmada, ‘yastık altından dövizlerinizi çıkarın’ dışında bir şey söylemedi. Lakin hilafet derler, İstanbul Kontratı üzerinden örf adetlerimiz derler. Bu güzel bir şey. İktidar partisinin onca beklentiye karşın cebinden hiçbir şey çıkartamaması bizim üzüleceğimiz bir şey değil.”
‘Düzen siyasetinden kopmadan Türkiye solu bu topluma nasıl umut verecek?’
Şule Aydın, AKP’ye yönelik yansıların nasıl biriktiği konusunda konuşan Okuyan’a “Sol neden reaksiyonları bir ortaya toplayamıyor?” sorusunu sordu. Okuyan şöyle karşılık verdi:
“Sol kendisine mahsus birliktelikler üretebilir, üretiyor. Kâfi ki sol kendisi olsun. Sol’un kendisi olması nedir? Bugün Erdoğan’ın konuşmasında da hakim ton gerici, muhafazakar, dinî temalı bir tondu. Bu uzun müddettir de bu türlü. Pekala buna dönük toplumdaki öfkeye ne oldu? Bu öfkenin sönümlenmesi… Akit Gazetesi 2-3 günde bir ‘Hilafeti getireceğiz’ diyor. Nereden yürek alıyor? Bunun önündeki direnci yok ettik. Burada en başta CHP’de, lakin ‘sol’da da sorumluluk var. ‘Sol’ uzun bir devir laiklikten vazgeçebileceğini düşündü. Türkiye toplumu bu tartışmaların yasal olduğunu düşünmeye başladı. Bundan 20 yıl evvel ‘Hilafet geri gelsin’ diyemezdi kimse. O Türkiye’yi savunmuyorum lakin geriye gittiğimizi söylüyorum. O vakit sol birtakım hususlarını hiç askıya asmayacak. Sınıfsal bakışınızı kaldıramazsınız. ‘İyi işverenler da var’ derseniz, gerisi gelir. Emperyalizm konusu da bu türlü. ‘Kürt meselesinde o kadar da Amerikan zıtlığı olmasın. Avrupa Birliği zıtlığı olmasın’ dediğiniz vakit solcu olarak, bitiyor. Solcu olmaktan çıkıyorsunuz. Bu Kürt meslesini önemsizleştirmiyor fakat Kürt probleminin emperyalizm eliyle çözülemeyeceği vurgulanmalı. Sol neden bu hale geldi? Sol, sol olmaktan çıktı. Kendimizi ayağa kaldırmak, doğrularımızı tekrar etmek durumundayız.
2023’te hiç değilse ‘alternatif bir düzen’ gündeme gelsin yaygınlaşsın. Toplumda bu bir umut haline gelsin. Gelin bunu birlikte yapalım. Türkiye’de yeni ve eşitlikçi bir nizamın kurulması için yürütülecek faaliyetleri vilayetle de tek başımıza yürüteceğiz diye bir tezimiz yok. Ve bu mümkün Türkiye’de. Biz yürekli davranmalı, bu laiklik, bağımsızık, eşitlikçilik hususlarında kendi göbeğimizi kesmeli ve bu 3 cephede karşı tarafla flört eden herkesle ilgimizi kesmeliyiz. Türkiye yıllar evvel ‘demokrasi’ ismine cemaatle flörtleşen solcuları gördü. Tertip siyasetinden kopmadan Türkiye solu bu topluma nasıl umut verecek? CHP ve HDP gölgesindeki solun, Türkiye toplumuna umut verme ihtimali sıfırdır. AKP’yi ayakta tutan da bu. Onlar herkese, her şeye meydan okuyor. Öbür tarafta bu türlü muhalef var ve sol da buranın aksesuarı yapılmaya çalışılıyor. Olmayacağız. TKP tek başına değil. Umut ediyorum ki sol önümüzdeki periyot kendi göbeğini kesecektir.”
‘İstanbul Mukavelesi’nin feshine itiraz edenler haklı ve bunun tartışılacak bir tarafı yok’
İstanbul Kontratı kararıyla her alanda hesaplaşılması gerektiğini söyleyen Okuyan, hukuksal gayretin yanı sıra bahsin özünün de tartışılması gerektiğini vurguladı. Okuyan ortaya çıkan reaksiyonla ilgili şunları söyledi:
“Anlamlı bir reaksiyon ortaya çıktı. Bu iktidarın bayanları alt etmesi çok sıkıntı. Bu Erdoğan’ı üzüyor. Bayanlarla karşı karşıya gelmek istememesi doğal. İstanbul Mukavelesi bir taraftan hakikat bizim daima AB emperyalizmi olgusunun uzantısı üzere görünüyor. Bayanların eşitsizliğinin kaynağındaki sınıfsal, toplumsal sıkıntılara hiç değinmeden bir metin hazırlamak da bayağı bir muvaffakiyet işi. İstanbul Mukavelesi bu türlü. Lakin çok kıymetli kazanımları da içeriyor. Biz aslında şuna bakarız, bir siyasi tasarruf geriye mi götürüyor, ileriye mi çekiyor? Bu metin içerik ve kaynağı açısından eleştirilse de ileriye gerçek bir tesir yaratıyor. İstanbul Mukavelesi’nin feshine itiraz edenler haklı ve bunun tartışılacak bir tarafı yok. ‘Bazı tabirler halkımızı böldü’ kısmına kilitliyorlar sıkıntıyı. Bayanların uğradığı eşitsizliklerden, cinayetlerden çıkartıp aslında LGBT başlığına daraltmaya çalışıyorlar. Bu AKP’nin bayan düşmanlığını gizlemeye dönük bir adım. LGBT sıkıntısının gerisine sığınarak İstanbul Mukavelesi’ni tartışmak riyakarlık. Bayan probleminin üzerini örtmesin evet ancak Türkiye’de bir LGBT problemi de var. ‘LGBT problemi meşrulaşıyor’ deniyor. E doğal yasallaşacak. ‘Biz onların da yaşama hakkına da bir şey demiyoruz’. Ne demek bu, siz kimsiniz? LGBT bireyler de evet, yasallaşmak durumunda. İstanbul Mukavelesi’nin iptalinde ‘örf adetlerimiz, aile kurumumuz yeter’ dediler. Mukavelenin imzalanmasının bayan cinayetlerini bitirmediği ortada lakin kararların ehemmiyetini azaltmıyor bu. Bugün Mısır’da bir bayan hekim 6. kattan aşağıya atıldı evine erkek aldığı için, Mısır’daki örf ve adetler yüzünden. Bu Türkiye’de de oluyor. Her gün bu şekil cinayetler işleniyor. Mukavelenin lisanında toplumu rahatsız eden şeyler var deniyor. Pekala alışkın olduğumuz lisanda bayan cinayetini teşvik eden şeyler ne olacak? Onlar da örf ve adetlerimizde var. Bugün, karısını öldüren adamı mahkemede gören arkadaşı, ‘Sen adamsın, adamın kralısın’ diye bağırmış. Natürel o efelenme o cenahta ikiyüzlülükten ibaret olduğu için ‘Cinayet işlediğini bilmiyordum’ demiş ve hür bırakılmış. Tam da bu. Türkiye’de karısını bir nedenle öldüren erkekler için bu denmiyor mu? On binlerce bayan şiddetle karşılaşmadı mı? Bu ikiyüzlülükle çaba etmek gerekiyor.”
‘Erdoğan Türkiye’nin NATO’daki konumunu âlâ pazarlarsa, siyasal sıkışmayı hafifletebilir’
AKP’nin dış siyasette izlediği çizgisi da kıymetlendiren Okuyan şöyle konuştu:
“Erdoğan bir sefer daha kendisini memleketler arası operasyonun kurtaracağını düşünüyor. Saadet Partisi’ni Millet İttifakı’ndan koparması Erdoğan’a yetmiyor. Milletlerarası alanda zati hiçbir ülke şu anda göstermelik de olsa özgürleşme demokrasi üzere oyunların peşinde değil. Yani ne Fransa, ne İngiltere, ne Almanya. Olması da beklenmemeli. Öbür bir olgu var o da Türkiye’nin giderek kıymet kazanan ordusu, coğrafik pozisyonu. Bütün bunlar tekrar ehemmiyet kazanmaya başladı. Türkiye’nin son 1 hafta içinde NATO, AB, ABD, Ukrayna çerçevesindeki görüşmelerine bakınca asıl sorun orada dönüyor. Erdoğan Türkiye’nin NATO’daki durumunu, militanlığını düzgün pazarlarsa, siyasal sıkışmayı hafifletebilir.”
‘Batı’dan laiklik ve aydınlanma gelmez zira orada da kalmadı’
Dincilik adımlarının emperyalizmi rahatsız edeceğini söyleyenler bunu biraz da bilerek yapıyor. Bugünkü iktidara karşı çıkanlar bugün en çok kandırılanlar. Batı’dan laiklik ve aydınlanma gelmez zira orada da kalmadı. Memleketi karanlığa gömen faşist generallerin inançlarına düşkün olduğunu sanmıyorum fakat zirve tepe kullandılar. Sermaye sınıfı bu kadar adaletsizlik, eşitsizlikle yönetilemeyeceğini biliyor. Gerici ataklardan neden rahatsızlık duysunlar? Faiz, enflasyon tartışmalarında… Türkiye’de enflasyonist ortamda daha çok kâr edecek bölümler olduğu açık. Unutulan şey, yüksek enflasyon keder, istikrarsızlaştırıcı öge fakat sermayeye kaynak yaratan bir araçtır son analizde. İsterler demiyorum ancak toplumdan sermaye sınıfına kaynak aktarılmasını sağlar. Vakit zaman belirli ülkelerde de yararlanılır. Toplumlarda işçiler ziyan görür. AKP oyun kurmakta zahmet çekerken dengeli takım siyaseti da geliştiremiyor. Bugünkü isimlerden de kimileri gözden düşen, kimileri Fetullahçılarla bağları olan şahıslar. Yüksek faiz kaçınılmazdı ve bunu birine yaptırtmak istediler, Naci Ağbal vazifesini yerine getirip gitti. Bundan çark edecekler mi, ne kadar sürecek buna bakacağız. Ben kısa erimde faizleri düşürebileceklerini zannetmiyorum.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
